Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde görev yapan kadın sağlık çalışanları, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla düzenlenen “Kadın Sağlık Çalışanlarının Pandemi Öyküleri” konulu panelde, pandemi sürecinde yaşadıkları deneyimleri paylaştı.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Kadın Platformu Koordinatörlüğünce gerçekleştirilen panel öncesi, rektör yardımcıları ve platform üyeleri ile birlikte Anıtkabir’i ziyaret ederek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı.

Senato Salonunda, Kadın Platformu Koordinatörlüğünün tanıtım filminin gösterilmesiyle başlayan panelin açış konuşmasını yapan Platform Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış, toplum içinde erkeğe olduğu gibi kadına da sosyal, kültürel ve siyasal haklarını tanımanın ve bu haklara saygı göstermenin, çağdaş hukuk devleti olmanın gereği olduğunu vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının önerisiyle 2021 yılını “Dünya Sağlık Çalışanları Yılı” ilan ettiğini kaydeden Alkış, “Biz de Kadın Platformu olarak, bu yıl da kadın sağlık çalışanlarımıza bu aktivitemizi ithaf etmek ve onlara teşekkür etmek istiyoruz. Zira kadın sağlık çalışanlarının pandemide ön saflarda yer aldığını, özellikle hastalarla doğrudan etkileşimde bulunulan alanlarda daha yoğun olarak istihdam edildiği gerçeğini de biliyoruz. Ankara Üniversitesi Kadın Platformu olarak, kadın sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyor, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz” ifadelerini kullandı.

“KADIN OLMADAN DÜNYANIN GÜZELLEŞMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar da insanlığın en temel görevinin dünyayı güzelleştirmek olduğunu belirterek, “Erkeğe de kadına da düşen en önemli görev bu. Biliyoruz ki ikisi birbirinin tamamlayıcısı. Bir tanesi eksik olursa o iş tamamen eksik olur. Ama bunlardan hangisi öncelikli derseniz, öncelikli olan kadındır. Hakikaten kadın olmadan dünyanın güzelleşmesi, dünyadaki insanlığa hizmet edecek hiçbir alanın tam tekmil hizmet vermesi mümkün değildir” dedi.

Pandemiyle mücadele döneminin, aynı zamanda sağlık sistemlerinin test edildiği bir dönem olduğunu vurgulayan Rektör Ünüvar, şunları söyledi:

“Çok şükür ki Türkiye’nin sağlık sistemi, gerek fiziki imkânları gerek donanımı gerekse beşeri sermayesiyle o testi çok başarıyla geçmiş, hakikaten bu sınavdan yüzünün akıyla bugünlere gelmiştir. Erkeğiyle kadınıyla sağlık çalışanlarımız çok büyük bir fonksiyon icra ettiler. Ama 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle şunu da ifade etmem gerekirse; kadınlar sadece hastanede, sağlık ocağında, ambulansta görev yapmıyorlar. Onlar aynı zamanda evlerinde de yapmaları gereken hizmetleri yerine getiriyorlar. Gerek sağlık hizmeti gerekse kadınlık askıya alınabilecek görevler değil. ‘Ben çok yoruldum’ deyip kenara çekilme durumunda değiller. Çünkü kadın evin sigortasıdır, kadın işin olmazsa olmaz koşullarından birisidir. Dolayısıyla o herkesin hapsolduğu evde bir yandan evin işlerini yaparken, öbür yandan sağlık hizmetini en güzel şekilde yerine getirdiler. Ben bu vesileyle; sağlık çalışanlarımıza gönülden şükranlarımı sunuyorum. Pandemi döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza Allah’tan rahmet, hastalananlara acil şifa diliyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bütün insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ PANDEMİDE YAŞADIKLARI

Açış konuşmalarının ardından, moderatörlüğünü Prof. Dr. Neslihan Alkış ve Prof. Dr. Dilşad Mungan’ın üstlendiği “Kadın Sağlık Çalışanlarının Pandemi Öyküleri” konulu panele geçildi. Panelde söz alan konuşmacılar, pandemi sürecinde neler yaşadıklarını anlattı.

Acil Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müge Günalp Eneyli, her zaman olduğu gibi pandemi sürecinde de kadın sağlıkçıların canla başla çalıştığını ifade etti.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. İrem Akdemir Kalkan ise, “Oldukça zor bir süreçti. Çok zorlandığımız yıprandığımız zamanlar oldu. Pandemide en umutsuz olduğum an; 3’ü hemşire, 2’si hekim 5 arkadaşımın aynı anda Covid olmasıydı. Çünkü ne kadar hastalıkla mücadele etmeye alışsanız da yakınlarınızda bunu görmeye başladığınızda gerçekten bir umutsuzluk her tarafınızı kaplıyor ve sanki yola devam edemeyecekmiş gibi hissediyorsunuz. Benim de aynı anda 5 arkadaşımın hasta olduğu dönem, bu süreçte en zorlayıcı dönem oldu. Şu anda çok şükür hepsi iyiler ve sağlıklılar” diye konuştu.

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Yoğun Bakım Hemşiresi Özge Yurtkulu da salgının toplumun her kesimini etkilediğini, ancak en çok etkilenen kesimin engelliler olduğunu kaydetti. 6 yaşında otizmli bir çocuk annesi olduğunu dile getiren Yurtkulu, şöyle devam etti:

“Pandemi ile birlikte, en çok ihtiyacımız olan sosyalleşme ortadan kalktı. Bunun sonucunda huzursuzluğumuz arttı. Ben her gün oğluma neden bir yere gidemeyeceğimizi açıklamak durumunda kaldım ve halen de açıklamaya devam ediyorum. Çocuk olarak evde kalmak zordur, otizmli olup evde kalmak daha zordur. Ve bu özel çocuğun annesi olmak çok daha zordur. Ben bir sağlık çalışanı olarak, bu süreçte her gün işime geldim; tulumumu giyip, maskemi, siperliğimi takarak çalışma hayatıma devam ettim.”

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı’nda görevli Huriye Şimşek ise, 15 yıldır yoğun bakım ünitesinde hasta bakıcı olarak çalıştığını belirterek, “Bu süreç, tüm yoğun bakım çalışanlarında olduğu gibi bende de derin izler bıraktı. Meğer ne kadar önemliymiş nefes alabilmek. ‘Rahat nefes alabilmek için neler vermezdim’ diyen hastaların karşısında rahat nefes alırken mahcubiyet duydum” ifadelerini kullandı.

Panelde; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Öğretim Görevlisi Dr. Miraç Öz, Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Zeynep Ceren Karahan, Diş Hekimliği Fakültesinden Araştırma Görevlisi Seray Öztürk, Uzman Eczacı Hülya Güneş ve İntörn Dr. Aleyna Selen Birincioğlu da pandemi sürecindeki deneyimlerini paylaştı.

Etkinlik sonunda, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar tarafından panelistlere teşekkür belgesi, Kadın Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Neslihan Alkış’a da çiçek verildi.

Yorumlar