• https://www.facebook.com/necdetunuvar
  • https://www.twitter.com/@necdetunuvar
  • https://www.instagram.com/necdetunuvar
  • https://www.youtube.com/channel/UCjxIt73RTZjCQlvxODKl-mQ

Plan, öncelikle uyuşturucuya erişimin engellenmesini hedefliyor. Anne timleri, narko timler gibi unsurlar içeren plan, bir şekilde bağımlı olanların ise tedavi ve rehabilitasyon ile sosyal hayata kazandırılmasını amaçlıyor.

Plan, öncelikle uyuşturucuya erişimin engellenmesini hedefliyor. Anne timleri, narko timler gibi unsurlar içeren plan, bir şekilde bağımlı olanların ise tedavi ve rehabilitasyon ile sosyal hayata kazandırılmasını amaçlıyor. Planı hazırlayan isim Meclis Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar Aljazeera’nin sorularını yanıtladı.

Son dönemde Türkiye’de gazeteler ve televizyon bültenleri, erişimi kolay ve ucuz sentetik uyuşturucu bonzai haberleri ile dolu. Hükümet Temmuz ayında harekete geçti. 7 bakanlığın çalışması ile Uyuşturucu ile Mücadele Eylem Planı Taslağı  hazırlandı. Çalışmaların başkanlığını yürüten isim ise Meclis Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar. Ünüvar, 2008 yılında Meclis’te kurulan Uyuşturucu, Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılık Sorunlarının Araştırılması Komisyonu’nun da başkanlığını yaptı. Ünüvar taslağı hükümete sunduktan sonra Al Jazeera’nin sorularını yanıtladı.

ÖZETLE

3 aşamalı plan
Anne timleri ve narko timler
7/24 danışma hattı

Uyuşturucu ile mücadele için bir strateji vardı. Yeni bir eylem planına neden ihtiyaç duyuldu?
AK Parti uyuşturucu ile mücadeleye yeni başlıyor değil. AK Parti vatandaşını her türlü kötülükten korumayı kendisine şiar edinmiş bir partidir.
Doğrudur, uyuşturucu ile ilgili bir strateji belgesi vardı. Geçtiğimiz Eylül ayında Başbakanımızın, şimdi Cumhurbaşkanımızın imzası ile yayınlanan 2013 – 2015 dönemini kapsayan bir genelge vardı. Aslında onun devamı niteliğinde bir çalışma. O çalışmaya mütemmim bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Zaten  7 bakanlık bu eylem planından önce hiçbir şey yapmıyor değil. Çok şey yapıyor, yaptı. Ama daha çok şey yapmak lazım.
2008 yılında hazırlanan Meclis Raporu'nda mücadele için 100'den fazla önlem sıralandı.
Günümüzde bir takım farklı maddeler giriyor, farklı bir takım politikaların geliştirilmesi gerekiyor, farklı adımların atılması gerekiyor. İşte o farklı adımların atılması adına yapılmış bir çalışma artık Hükümet'in acil eylem planı olarak ortaya çıktı.
Bu üç aşamalı plan sonunda, uyuşturucu  ticaretini ve kullanımı sıfırlamak mümkün olabilecek mi?
Sıfırlamak çok zor. Çok mümkün görünmüyor. Dünyada sıfırlayan bir ülke yok. Hatta dünyadaki oranlara, rakamlara, pozisyonlara baktığımız zaman Türkiye’nin oldukça iyi bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa Birliği Uyuşturucu ile Mücadele Birimi’nin 2012 sonu resmi rakamlarına göre, 15 – 64 yaş arası, ömründe bir kez olsun uyuşturucuyu denemiş insanların oranı; AB ortalaması yüzde 29.7. En düşük Romanya; yüzde 3, en yüksek Çek Cumhuriyeti; yüzde 52.2. Peki Türkiye’deki oran kaç? Yüzde 2.7.
Bu şu anlama gelmiyor; ‘bizim durumumuz çok iyiymiş o zaman bir şey yapmaya gerek yok’. Tam tersine, bizim bu oranı düşürmemiz lazım. Yani oranları minimuma indirmemiz gerekiyor.
Uyuşturucu ile mücadele eylem planının ana felsefesi ne?
Devletin görevi bu uyuşturucu illetinden vatandaşını korumak. Bunun için ne yapmak lazım. Kullanmayan bireyler var, bunları korumamız gerekiyor. Özellikle riskli grupları. Riskli grup ne? Problemlerle ve stresle baş edememe problemi yaşayanlar, parçalanmış aileler, sosyo – ekonomik, sosyo – kültürel sıkıntı yaşayan ailelerin çocukları, kendi meramını tam olarak anlatamayan, akademik başarısını yükseltemeyen çocuklar riskli gruba giriyor. Onları bir defa uyuşturucu ile buluşturacak bütün etkenleri ortadan kaldırmak lazım. Bu devletin temel görevlerinden birisidir.
Devletin bir başka temel görevi uyuşturucu illeti ile bağımlı olmuş veya bir şekilde kullanan vatandaşının bu bağımlılıktan kurtulması noktasında yardımcı olmak.
Üçüncü görevi de uyuşturucu bağımlısı olmuş, kurtulmuş onların iş, eş, yuva sahibi olması, toplumda bir birey olmasını sağlamak. Dolayısıyla devlet bütün bu görevlerini yapmak durumunda..
Plan bu esasa göre mi hazırlandı?
Tabi. Kısa, orta ve uzun vadeli planlara baktığınız zaman kısa vadede devletin hemen yapması gerekenler; bir şûra kurulacak, yönetmeliklerle, kanunlarla alınacak bir takım tedbirler varsa onlar alınacak. Acil eylem planı şûradan sonra daha da olgunlaştırılıp hemen adımlar atılacak.
Ünüvar uyuşturucu satışını ve kullanımını sıfırlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Mesela virâne, terk edilmiş mekanlar tespit edilecek. Son dönemde gazetelere, televizyonlara baktığınız zaman özellikle bonzai bağlamında yapılan haberlerde hep böyle bir virane mekandan kendilerini aşağıya atmaya çalışan insanlar falan görürsünüz. Orası uyuşturucu satıcıları, kullanıcıları için uygun mekanlardır. O mekanların  mutlaka izole edilmesi gerekiyor. Orta vadede ise bu virane mekanlardan tamamen kurtulmayı ortaya koydu sayın Başbakanımız. 2015 – 2018 arasında, ‘Mağdurların büyük ölçüde mağduriyetinin giderilmesi’ olarak ifade etti.
Uzun vade ise, 2019 – 2023 arası. ‘Mağdurların tamamının mağduriyetinin giderilmesi’ gibi bir hedef ortaya koydu.
Uyuşturucu; biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan çok yönlü bir sorun. Dolayısıyla devlet bir takım tedbirler alacak, sınırımızdan itibaren uyuşturucunun bu ülkeye girmesi ile ilgili tedbirleri alacak. Ülke içinde uyuşturucunun dolaşımıyla ilgili konularda tedbirler alacak. Yine devlet, uyuşturucu bağımlılarının uygun şekilde tedavi edilmesi için AMATEM’lerin hem sayısını artıracak. Hem fonksiyonunu artıracak, hem fiziki, teknik, teknolojik, insan kaynağı açısından imkanlarını artıracak. Ayrıca rehabilitasyon merkezleri oluşturacak.
Tedavi ve rehabilitasyon aşamaları için planda neler öngörülüyor?
Bir danışma hattı kurulacak. 155’i arıyorsunuz karşınıza polis çıkıyor, 156’yı arıyorsunuz jandarma, 171’i arıyorsunuz sigara bıraktırma hattı çıkıyor. Uyuşturucu danışma hattı; 24 saat esaslı sağlık profesyonellerinin çalıştığı bir ağ olacak. Ağ olacak çünkü sadece telefon hattından ibaret değil.
E- posta, sms, canlı mesajlaşma, sosyal medya mecraları, bütün bu mecralarla buraya ulaşılabilecek. Kimler ulaşabilecek? Riskli bireyler, hiç kullanmamış ama merak edenler, bilgi almak isteyenler, uyuşturucu bağımlısının kendisi veya bir yakını bu hattı arayabilecek. O hattı aradığı zaman, iki durum hariç; ‘ hastaneye yatmak istiyorum’ demiyorsa veya ‘rehabilitasyon merkezine girmek istiyorum’ demiyorsa, kimlik bilgileri alınmayacak. Ona uygun yönlendirme, bilgilendirme, bilinçlendirme yapılacak.
Bu çok basit bir durum gibi görünüyor. Yarın bu danışma merkezini kurduğumuzda, diyelim ki AMATEM’e bir madde bağımlısına doktorları ‘bir hafta sonra taburcu oluyorsun’ dedi. O taburcu işlemi başlamadan önce danışma hattına bildirilecek. Diyecek ki; ‘ şu vatandaşımız, şu şehirde şu mahallede yaşıyor. O mahallenin aile hekimi ile irtibatlandıralım. Sosyal rehabilitasyon merkezi ile irtibatlandıralım. Ailesi ile irtibatlandıralım’.  Ve o gittiği zaman, sosyal çevresi iş, eş, yuva dediğimiz mekanima var ya - ki o çok önemli bir mekanizmadır- o mekanizmanın içerisine girmiş olacak. Dolayısıyla tedavi ile rehabilitasyon arasındaki o kopukluk giderilmiş olacak.
Ancak AMATEM’ler de son zamanlarda ‘derde deva olmuyor’ haberleri ile gündeme geldi.
Niye?
Tedavi merkezlerinde de uyuşturucuya ulaşmak mümkün oluyor haberleri...
Biraz abartılı bir yorum. Şüphesiz oraya uyuşturucu bağımlısı kişiler geliyor. Hastada tedavi olmak için hastaneye yatar, doktor ‘sigarayı bırakmak lazım’ der, ama gözünde tütebilir. Ama sigarayı da bırakması gerekir. Şüphesiz öyle insanlar mutlaka yatıyordur. Mutlaka ‘bir şey gelse de kullansam’ diyordur. Bağımlı sonuçta adı üzerinde. Tedavisi oldukça zor. Şüphesiz öyle mevzi şeyler oluyordur ama biraz abartılı yorumlar olduğunu söyleyebilirim. AMATEM’de görev yapan arkadaşlarımıza da haksızlık olduğu kanaatindeyim.
Başbakan Davutoğlu ‘anne timleri’nden, ‘narko timler’den bahsetti. Bu nedir?
Bunlar devletin yapması gereken şeyler. Ama devletin yapamayacağı  başka bir şey var. Çocuğuna sarılmış bir annenin elinden kimse çocuğunu alamaz. Bu çok önemli bir kavram. Anneler ile çocukları arasındaki bağların güçlendirilmesi gerekiyor.
Ünüvar, devlet dışında en önemli görevin annelere düştüğünü söyledi.
Devlet acil eylem planı doğrultusunda eğitim ile ilgili iki şey yapacak. Bir; okul ve çevresi.
Okulun içinde öğretmenler var, yöneticiler var, öğrenciler var, kantinci, servisçi gibi çalışanlar var. Okulun çevresinde kafeterya, lokanta, kırtasiye, seyyar satıcılar gibi… Bir de aile ile ilişkisi var.
Devlet okulun içinde rehber öğretmenlerden başlayarak, diğer öğretmenlerin farkındalığını artıracak. Çevresi ile ilgili, şayet riskli, sıkıntılı noktalar varsa onları halledecek. Okulun etrafında duvar, güvenlik,  kamera ile ilgili problem varsa onları çözecek.
İlaveten veli şunu söyleyemeyecek, ‘ben çocuğumu okula verdim okulda öğretmen, dışarda da polis korusun’ demeyecek.  Veli de farkındalığını artıracak. Nasıl yapacak? Milli Eğitim Bakanlığı'nın uyum eğitimi var, çocuklar okula alışsın diye. Aynen bunun gibi, veliler belli bir program dahilinde okula davet edilecek ve hem uyuşturucu, hem diğer zararlı alışkanlıklar, hem de çocuklarının problemleri ile başedebilme, zararlı kötü durumlara ‘hayır’ diyebilme noktasında bir farkındalık eğitimi alacak.
İşte annelerin eğitilmesi de, farkındalık eğitimi dediğimiz de budur. Çocuğunuza sarılın, çocuğunuzla ilgilenin, çocuğunuz ile konuşun daha fazla muhabbet edin. Çocuğunuzu bir birey olarak görün ve onlarla arkadaşlık yapın. Hayatında sizin vereceğiniz sevgide bir boşluk olmasın ki, o boşluğu başka birşey ile doldurma imkanı olmasın. Çocuk sizden alamadığı sevgiyi bir başka sahte sevgi kaynağı olarak uyuşturucu maddeden almasın.
Dolayısıyla devlet bütün bunları yapacak. Ama bütün bunları yaparken o toplumsal farkındalığı artırdıkça bunun STK’ların hükümet dışı örgütlerin kuruluşların da konuya sahip çıkması gerekiyor ki o zaman yaptığımız çalışmalar, attığımız adımlar hayata geçsin.
Uyuşturucu çok para kazanılan bir sektör. Devlet ne tedbir alırsa alsın bunun bir karşı alanı olacaktır. Başka yöntemler geliştirmeye çalışacaklardır. Bu plan bunu engelleyebilir mi?
Şüphesiz. Sayın Başbakan ifade etti, üretici, aracı ve tüketici arasında bir network var dedi. Bizim de ona karşı bir network oluşturmamız lazım. ‘Birey, aile, sosyal ağlar şeklinde bir başka network oluşturmamız lazım’ dedi. Bundan çok para kazanan insanlar, tacirler var. İşte devletin 8 bakanının anlamının olması budur. O network’u, aradaki bağlantıyı kesmek adına, uyuşturucu ile bireyin arasındaki irtibatı kesmek lazım. Özellikle riskli bireylerin uyuşturucu ile münasebetini kesmek lazım. Onun için o bakanlar var, 8 bakan tesadüfen orada değil.
Cezalar yakın zamanda artırıldı ama bu eylem planı daha da artırılmasını ya da çeşitlendirilmesini öngörüyor mu?
Ceza gerektiği zaman tabiî ki artırılır. Ama sadece cezanın artırılmasıyla problemin çözülebileceği kanaatinde değilim. Mutlaka bilinçlendirme ve uyuşturucu ile temas noktalarının kesilmesinin çok daha önemli olduğunu söyleyebilirim. Asıl çözüm, toplumsal farkındalığın, bilincin, bilinçli, ‘hayır’ diyebilen ve problemleri ile baş edebilen bir gençlik, toplum ve aile yapısı.
Emniyetin hazırladığı uyuşturucu raporunda denetimli serbestlik uygulamasının bağımlılar üzerinde caydırıcılığı olmadığı, tek bir yasa ile düzenleme yapılması gerektiği hatta tek savcının bakmasının yararlı olacağı tespitleri var. Bu eylem planında bunlara dönük düzenleme var mı?
Denetlimli serbestliğin daha etkin olarak faaliyete geçmesi ile ilgili bir tedbir var. Bu konu sadece Adalet Bakanlığı ile ilgili değil, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gençlik Bakanlığı işbirliği içerisinde denetimli serbestlik müessesesinin daha etkin hale getirilmesi ile ilgili bir tedbir paketi var.
Bu noktasal bir problem değil. Uyuşturucu dün vardı, bugün de var, yarın da olacak ama amacımız şudur: devletimizin elindeki imkanları en üst düzeyde kullanarak vatandaşını o illetten koruması. Şayet bir türlü bağımlı olmuşsa ondan kurtarmaya çalışması, kurtarılan vatandaşların da toplumda saygın bir birey olarak, eşinin, işinin yuvasının ve alnında bir damgalama olmadan yaşayabilmesinin sağlanması. Çok kolay bir şey mi? Hayır. Çok zor bir şey.  Zor bir şey olmasa zaten bakanlar kurulunda 5 saat, başbakan başkanlığında 3 saat görüşülmezdi.
Kaynak: Al Jazeera


1113 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın